Yine de sen, ah bir bilsen…
Niye yarattın bizi? Senin alakan yoksa, kim izin verdi burada var olmamıza. Nereye kadar devam edecek bu varlık durumu, kaç tane daha insan doğacak ve ölecek. Sen mi diyeceksin yeterli, artık gerek kalmadı hayata, yaşama. Kime soracağız yaşadıklarımızın hesabını? Herkes yaptıklarımızın hesabını bize soracaklarını söylüyorlar, biz kime soracağız? Ben de hesap sormak, yargılamak, karar vermek istiyorum. Bizi buraya eğer birileri getirdiyse, ona hesabını sormak istiyorum, mutlak adaletin yoktu da, neden yaşamak zorunda bıraktın bizi.
Hesap sorduktan sonra da teşekkür edeceğim. Gökyüzü için, kuşlar ve kediler için, sevdiğim kadın için. Sadece acıyı değil, neşeyi de katmışın bu dünyaya. Nadir de olsa, insan var olmasına sebep bulabilmiş. Benim için bir kadın oldu, sabah serinliğinde uzaktan duyduğum kuş sesleri oldu, bir gün zengin olabilme ihtimali oldu.
Yine de tanrının varlığını kabul etmek istemiyorum. Annesinin boğazını kesilirken gören çocuklar var bu dünyada, depremde küçük kardeşinin ölüsüne sarılıp saatlerce beton altında bekleyen çocuklar var. Sevdiği tüm insanlardan uzakta, bir gecede yalnız başına ölen insanlar var bu dünyada. Çocuğuna canının çektiği bir tek çikolata alacak parayı bulamayan aileler. Bunlar sadece bu zamanın acıları, geçmişte köle olarak satılan kadınlar, tedavisi olmadığı için acı çekerek ölen insanlar, savaşlar, intiharlar, işkenceler…
Hangi birine açıklama yapabilirsin? Hesabını sorsam hangi birine cevap verebilirsin. İçtiğim alkolün hesabını soracaksın demek? Yarattığın bu kadar acının hesabını kim soracak sana? Seviyorum diye dokunduğuma haram diyeceksin, sen karar vereceksin buna ama tecavüz edilerek öldürülen bir kadının hesabını kimse soramayacak sana. Çünkü adı sınav, varlığı şart.
Kusura bakma da, ne olursan ol, her şeyin bir karşılığı, dengesi var bu evrende ve herkes bir gün yarattıklarının ve yaptıklarının hesabını verecek. Sen de dahil, ben de dahil.
Benim günahım sevmek, içmek, ağlamak.
Senin günahının bedeli…