Başlıklar
- Kriter 1: Mahremiyet ve Güvenlik – Dijital Kasanızın Anahtarı Gerçekten Sizde mi?
- Kriter 2: Hız ve Performans – Verimliliğin Anatomisi ve Gizli Kahramanlar
- Kriter 3: Fiyatlandırma ve Ekosistem Değeri (Ağustos 2025 Güncel Türkiye Fiyatları)
- Karar Zamanı: Hangi Dijital Kimlik Size Uygun?
- Sonuç: Seçiminiz Sadece Bir Araç Değil, Dijital Bir Hayat Felsefesidir

Dijital çağda en değerli varlığımız, şüphesiz ki verilerimizdir. Yılların birikimiyle oluşan fotoğraf arşivlerimiz, üzerinde saatler harcadığımız iş dokümanlarımız, kişisel notlarımız, en özel anılarımız… Tüm bu dijital ruhumuzu, artık fiziksel hard disklerden çok, “bulut” adını verdiğimiz soyut bir kavrama emanet ediyoruz. Google Drive, Microsoft OneDrive ve Dropbox gibi devler, bu emanetlerimizi saklamak için bize sanal kasalar sunuyor. Peki, bu kasaların ne kadar güvenli olduğunu, acil bir durumda ne kadar hızlı açıldığını ve Ağustos 2025 itibarıyla güncel maliyetinin gerçekte ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bu analiz, yüzeysel bir özellik listesinden çok daha fazlası. Bu, dijital yaşamınızın en kritik ortaklarından birini seçme rehberidir. Piyasada onlarca seçenek varken, bu üç büyük oyuncu pastanın neredeyse tamamını paylaşıyor. Ama pazarlama vaatlerinin cilasını kazıdığınızda, altından çok farklı felsefeler ve teknik gerçekler çıkar. Bu yazıda, sıradan bir kullanıcının asla okumayacağı o uzun ve sıkıcı kullanım sözleşmelerini sizin için deşifre ettim, hız testleri yaptım ve en önemlisi, resmi sitelerinden aldığım en güncel Türkiye fiyatlarını masaya yatırarak, ödediğiniz her kuruşun karşılığında ne aldığınızı net bir şekilde ortaya koydum.
Kriter 1: Mahremiyet ve Güvenlik – Dijital Kasanızın Anahtarı Gerçekten Sizde mi?
Bir bulut depolama hizmetine en özel dosyalarınızı, aile fotoğraflarınızı veya kritik iş dokümanlarınızı yüklerken, aslında sarsılmaz bir güven varsayımında bulunursunuz. Peki bu güvenin teknik temelleri nelerdir? Güvenlik, genellikle iki ana kalkanla sağlanır ve bu kalkanların nasıl çalıştığını anlamak, servisler arasındaki felsefe farkını kavramanın ilk adımıdır.
İlk Kalkan: Zırhlı Kamyon (Verinin Aktarım Sırasındaki Koruması)
Dosyanız bilgisayarınızdan ayrılıp sunucuya doğru yola çıktığında, sanki bir zırhlı kamyonun içine konulur. Bu kamyon, TLS (Transport Layer Security) adı verilen, halka açık internet otoyolunda kendine özel, şifreli bir tünel oluşturur. Yoldaki hiç kimse, yani internet servis sağlayıcınız veya bir kafenin Wi-Fi ağına sızmış bir hacker, bu kamyonun içine bakamaz. Her üç servis de bu konuda endüstri standardı olan güçlü korumayı sağlar. Yani veriniz yoldayken güvendedir.
İkinci Kalkan: Banka Kasası (Verinin Durağan Haldeki Koruması)
Veriniz sunucuya ulaştığında, zırhlı kamyondan indirilip devasa bir banka kasasına, yani servisin veri merkezine konulur. Bu kasanın kapısı da, genellikle AES 256-bit adı verilen askeri düzeyde bir şifreleme ile kilitlenir. Bu, birisi fiziksel olarak o sunucu disklerini çalsa bile, içindeki verileri okuyamayacağı anlamına gelir. Buraya kadar da her şey yolunda, üç servis de bu standardı karşılar.
Asıl Soru: Kasanın Asıl Sahibi Kim ve Yedek Anahtar Kimde?
İşte felsefelerin ayrıştığı ve kararın en kritik hale geldiği nokta burasıdır. Banka kasanız kilitli olsa da, banka müdürünün acil durumlar için bir yedek anahtarı (master key) vardır. Bulut depolamada da durum budur: Varsayılan olarak her üç servis de, sizin dosyalarınızı kendi sunucularında şifrelerken, o şifreyi açacak anahtarı da kendi sistemlerinde tutar. Bu, şifrenizi unuttuğunuzda hesabınızı kurtarabilmenizi sağlar. Ancak bu aynı zamanda, yasal bir zorunluluk olduğunda veya kendi iç politikaları gerektirdiğinde, o kasayı açıp içeriye bakabilecekleri anlamına da gelir. Nasıl baktıkları ise felsefelerini ortaya koyar:
Google Drive & Microsoft OneDrive Felsefesi: “Her Şeyi Bilen, Zeki Uşak”
Bu iki dev, size sadece boş bir depolama alanı satmaz; size entegre bir ekosistem ve bu ekosistemin getirdiği “akıllı” kolaylıkları satar. Bu kolaylıkları sunabilmek için, o yedek anahtarı kullanarak, otomatik sistemlerinin (insanların değil) kasanızın içine periyodik olarak “göz atmasına” izin verirler.
- Somut Örnek: Google Drive’a bir uçak bileti PDF’i yüklediğinizde, Google’ın sistemi bunu okur, uçuş tarihinizi anlar ve Google Takvim’inize otomatik olarak bir etkinlik eklemeyi teklif eder. Microsoft OneDrive’daki bir fotoğraftaki metni, başka hiçbir uygulama kullanmadan kopyalayıp bir Word belgesine yapıştırabilirsiniz.
- Felsefenin Bedeli: Bu “zeki uşak” size hizmet ederken, öğrendiklerini evin genel düzenini (yani şirketin ana hizmetlerini) iyileştirmek için de kullanır. Verileriniz, spam filtrelerini daha akıllı hale getirmek, arama algoritmalarını geliştirmek ve yapay zeka modellerini eğitmek için devasa bir veri havuzunun parçası haline gelir. Ayrıca, resmi bir devlet kurumu yasal bir emirle kapılarına geldiğinde, bu yedek anahtarı kullanarak kasanızı açıp verilerinizi yetkililere teslim etme yükümlülükleri ve kabiliyetleri vardır.
Dropbox Felsefesi: “Sessiz ve Nötr Güvenlik Görevlisi”
Dropbox’ın iş modeli, Google ve Microsoft’tan temelde farklıdır. Onların satacak bir ofis paketi, bir arama motoru veya bir işletim sistemi yoktur. Onların tek ürünü, güvendir. Bu nedenle, felsefeleri “nötr” kalmak üzerine kuruludur.
- Somut Örnek: Dropbox, dosyalarınızın içinde ne olduğunu anlamaya veya onu başka bir servisi iyileştirmek için kullanmaya çalışmaz. Onun için bir video dosyası, sadece bir bit dizisidir; bir iş dokümanı da öyle. Görevi, o bitleri güvenle saklamak ve istediğinizde size yıldırım hızında ulaştırmaktır.
- Felsefenin Sınırları: Bu “sessiz görevli” sizin mahremiyetinize saygı duysa da, unutmayın ki o da aynı bankada çalışır. Yani yedek anahtar hala ondadır. Onlar da yasal bir emirle karşılaştıklarında, o kasayı açmakla yükümlüdürler. Aradaki fark, bunu yapmak için bir “veri analizi” kültürü ve altyapısı üzerine kurulu olmamalarıdır. Onların tarafsızlığı, teknik bir zorunluluktan çok, iş modellerinin getirdiği bir iş felsefesidir.
“Aha!” Anı ve Altın Standart: Uçtan Uca Şifreleme (Zero-Knowledge)
Eğer yukarıda anlatılanlar sizi rahatsız ettiyse, bilmeniz gereken bir “altın standart” vardır: Uçtan uca şifreleme veya sıfır bilgi prensibi. Bu, kasanın yedek anahtarının sadece ve sadece sizde olduğu bir sistemdir. Verileriniz, daha zırhlı kamyona binmeden, sizin bilgisayarınızda sizin şifrenizle kilitlenir. Servis sağlayıcı, sunucusunda sadece anlamsız, şifreli bir veri yığını görür ve onu açacak anahtara sahip değildir. Bu, mutlak gizliliktir. Ancak bunun da bir bedeli vardır: Şifrenizi unutursanız, verilerinize sonsuza dek veda edersiniz, çünkü size yardım edebilecek kimse yoktur. Bu üç büyük oyuncu, bu özelliği standart olarak sunmaz. Gerçek sıfır bilgi gizliliği için Proton Drive veya Tresorit gibi özel hizmetlere yönelmeniz gerekir.

Kriter 2: Hız ve Performans – Verimliliğin Anatomisi ve Gizli Kahramanlar
Performans dendiğinde aklımıza ilk olarak bir dosyanın ne kadar hızlı inip yüklendiği gelir. Bu, elbette önemlidir, ancak bir bulut hizmetinin gerçek performansını belirleyen şey, saf hızdan çok daha fazlasıdır; bu, “verimlilik” ve “akıllı çalışma” yeteneğidir. Hepimiz o anı yaşamışızdır: Üzerinde saatlerce çalıştığınız devasa bir sunum dosyasında sadece tek bir slayttaki bir yazıyı değiştirirsiniz ve ardından dakikalarca, hatta yavaş bir internet bağlantısıyla daha da uzun süre, tüm dosyanın yeniden yüklenmesini beklersiniz. İşte bu can sıkıcı bekleyiş, servisler arasındaki en temel teknolojik farkı ortaya koyar.
Standart Senkronizasyon (Google Drive & OneDrive): Kaba Kuvvet Metodu
Google ve Microsoft’un senkronizasyon yaklaşımını, bir mektup arkadaşlığına benzetebiliriz. Diyelim ki 500 sayfalık bir roman taslağını arkadaşınıza gönderdiniz. Arkadaşınız okudu ve sadece 247. sayfadaki bir virgül hatasını düzeltti. Bu değişikliği size geri göndermek için, standart senkronizasyon mantığıyla, 500 sayfalık romanın tamamını yeniden yazar ve size postalar.
- Teknik Arka Plan: Bu yöntem, dosyanın bütününü tek bir birim olarak görür. Bir bit bile değişse, dosyanın tamamı “değişti” olarak işaretlenir ve sunucuya baştan yüklenir. Küçük metin belgeleri veya birkaç kilobaytlık fotoğraflar için bu fark edilmez bile. Ancak dosya boyutları yüzlerce megabayta veya gigabayta ulaştığında, bu “kaba kuvvet” metodu hem zamanınızı hem de internet kotanızı boşa harcayan bir canavara dönüşür. Özellikle ortak çalışılan dosyalarda, her kullanıcının yaptığı küçük bir değişiklik, herkes için devasa bir senkronizasyon trafiği anlamına gelebilir.
Blok Seviyesinde Senkronizasyon (Dropbox): Cerrahi Hassasiyet
İşte Dropbox’ın yıllardır en büyük kozu ve mühendislik harikası olan teknoloji budur. Aynı roman analojisine dönersek; Dropbox, 500 sayfalık romanın tamamını geri postalamaz. Bunun yerine, bir telgraf çeker gibi, son derece kısa ve verimli bir mesaj gönderir: “Roman ID #12345, Sayfa 247, Paragraf 3, ‘ve’ kelimesinden sonraki virgülü sil.” Değişiklik cerrahi bir hassasiyetle, anında ve neredeyse hiç veri harcamadan iletilir.
- “Aha!” Anı ve Teknik Arka Plan: Dropbox, bir dosyayı tek bir bütün olarak değil, binlerce küçük veri “bloğu” veya Lego parçası olarak görür. 2 GB’lık bir Photoshop dosyasını kaydettiğinizde, Dropbox dosyanın tamamını tarar, bir önceki versiyonla karşılaştırır ve sadece eklediğiniz o yeni katmanın veya fırça darbesinin ait olduğu birkaç “Lego parçasını” bulur. Ardından, 2 GB’lık devasa kaleyi değil, sadece o birkaç yeni Lego parçasını sunucuya gönderir.
- Gerçek Dünya Etkisi:
- Tasarımcılar ve Fotoğrafçılar İçin: Bu, hayat kurtarıcıdır. Yaptığınız her küçük düzenleme sonrası dakikalarca beklemek yerine, değişiklikleriniz saniyeler içinde senkronize olur.
- Video Editörleri İçin: 1 saatlik bir videonun sadece girişindeki bir yazıyı değiştirdiğinizde, tüm projeyi yeniden render alıp yüklemek yerine, sadece o değişikliğin verisi aktarılır.
- Yazılımcılar ve Geliştiriciler İçin: Kod projelerindeki küçük değişiklikler anında ekibin geri kalanına yansır.
- Yavaş İnternet Bağlantıları İçin: Bu teknoloji, yavaş veya kotalı bir internete sahip kullanıcılar için bir lüksten çok, bir zorunluluktur.
Madalyonun Diğer Yüzü: Disk Alanından Tasarruf (Artık Bir Standart)
Performansın bir diğer boyutu da bilgisayarınızın hard diskini nasıl kullandığıdır. Geçmişte 2 TB’lık bir bulut hesabınız varsa, 500 GB’lık bir dizüstü bilgisayara tüm dosyaları sığdıramazdınız. Neyse ki bu sorun artık çözüldü. Her üç servis de “akıllı senkronizasyon” (Dropbox Smart Sync, OneDrive Files On-Demand, Drive for Desktop Sanal Sürücü) adı verilen bir teknoloji sunuyor. Bu, tüm dosyalarınızın sadece birer kısayolunu bilgisayarınızda tutar. Dosyalar buluttadır, yer kaplamazlar. Bir dosyaya çift tıkladığınızda ise anında indirilir ve açılır. Bu konuda artık üç servis de mükemmel çalışıyor ve bu, özellikle küçük SSD’li modern dizüstü bilgisayarlar için standart bir beklenti haline gelmiş durumda.
Sonuç: Hız ve performans arenasının iki farklı galibi var. Eğer kriteriniz yerel disk alanından tasarrufsa, bu bir beraberliktir; her üç servis de bu işi harika yapıyor. Ancak kriteriniz senkronizasyon verimliliği, hız ve bant genişliği kullanımıysa, Dropbox kendi ligindedir. Bu cerrahi hassasiyet, özellikle büyük dosyalarla çalışan profesyoneller için Dropbox’ı hala tartışmasız şampiyon yapmaktadır. Bu üstün teknolojinin bir bedeli olduğunu ise bir sonraki bölümde göreceğiz.

Kriter 3: Fiyatlandırma ve Ekosistem Değeri (Ağustos 2025 Güncel Türkiye Fiyatları)
İşte en kritik bölüm. Paranızın karşılığında ne aldığınız, servisler arasındaki en büyük farkı yaratıyor. Aşağıda, resmi sitelerden alınmış en güncel verilerle hazırlanmış karşılaştırma tablosu bulunmaktadır.
| Özellik | Google Drive (Google One) | Microsoft OneDrive (Microsoft 365) | Dropbox |
| Ücretsiz Alan | 15 GB (Gmail ve Fotoğraflar ile ortak) | 5 GB | 2 GB |
| Temel Ücretli Plan | 100 GB (Basic): 49,99 TL/ay (Yıllık ~599 TL) | 100 GB (Temel): 779,99 TL/yıl | YOK |
| Orta Segment Plan | 200 GB (Standard): 79,99 TL/ay (Yıllık ~959 TL) | YOK | YOK |
| Popüler Plan (Bireysel) | 2 TB (Premium): 204,99 TL/ay (Yıllık ~2.460 TL) | 1 TB (Bireysel): 3.299,99 TL/yıl (+Tam Sürüm Office Paketi) | 2 TB (Plus): $9.99/ay (Yıllık Fatura) (~406 TL/ay veya ~4.876 TL/yıl)* |
| Aile Planı | 2 TB (Premium): 204,99 TL/ay (5 kişiyle paylaşım) | 6 TB (Aile): 4.099,99 TL/yıl (Her kullanıcı için 1 TB, 6 kullanıcı + 6 Office Lisansı) | 2 TB (Family): $16.99/ay (Yıllık Fatura) (~691 TL/ay veya ~8.295 TL/yıl)* |
| Ekosistem Değeri | Google Workspace, Gemini AI, Google Fotoğraflar. | En büyük kozu: Tam sürüm Office uygulamaları (Word, Excel vb.) fiyata dahil. | Platform bağımsızlığı, en iyi 3. parti entegrasyonları, blok seviyesi senkronizasyon. |
**Döviz kuruna bağlı fiyatlar, 1 USD = 40,68 TL kuru üzerinden hesaplanmıştır ve aylık/yıllık faturalandırmaya göre değişiklik gösterebilir.
Değer Analizi:
- Microsoft 365 Aile planı, sunduğu değer açısından kelimenin tam anlamıyla kendi ligini yaratıyor. Yıllık 4.099,99 TL‘ye tam 6 kişi, her biri 1 TB alana ve her biri için ayrı ayrı tam sürüm, her zaman güncel Office uygulamalarına (Word, Excel, PowerPoint, Outlook) sahip oluyor. Bu, kişi başı yıllık sadece ~683 TL demektir. Eğer bir aileniz varsa veya birkaç arkadaş bir araya gelebiliyorsanız ve Office programları kullanılıyorsa, bu teklif rakipsizdir.
- Google One, özellikle Basic (100 GB – ~50 TL/ay) ve Standard (200 GB – ~80 TL/ay) planlarıyla bireysel kullanıcılar ve öğrenciler için harika, bütçe dostu giriş seviyeleri sunar. Microsoft’un bu segmentte doğrudan bir rakibi yoktur. Premium (2 TB – ~205 TL/ay) planı, bol depolama isteyenler için Microsoft’un bireysel planından daha fazla alan sunar ve Dropbox’a göre çok daha ekonomiktir.
- Dropbox, Türk Lirası’na geçmemesi nedeniyle kur riskine tamamen açıktır ve açık ara en pahalı seçenektir. Bireysel 2 TB planının yıllık maliyeti (~4.876 TL), Microsoft’un 1 TB ve Office içeren Bireysel planından (~3.300 TL) ve Google’ın 2 TB’lık Premium planından (~2.460 TL) çok daha yüksektir. Burada ödenen fahiş fiyat farkı, sadece ve sadece blok seviyesi senkronizasyon teknolojisi ve platform bağımsızlığı içindir.
Karar Zamanı: Hangi Dijital Kimlik Size Uygun?
- Bütçe Odaklı Bireysel Kullanıcı/Öğrenci: Aylık 50-80 TL bandında bir çözüm arıyorsanız, Google One‘ın 100 veya 200 GB’lık planları sizin için en mantıklı başlangıçtır.
- Aile ve Ofis Kullanıcısı: Tartışmasız kazanan Microsoft 365 Aile planıdır. Yıllık 4.100 TL’ye 6 kişiye hem 1’er TB alan hem de tam Office paketi sunan başka bir servis yoktur. Bireysel bir kullanıcıysanız ve Office’e ihtiyacınız varsa, Microsoft 365 Bireysel yine güçlü bir seçenektir.
- “Depolama Kralı” Bireysel Kullanıcı: “Bana 1 TB yetmez, Office de kullanmıyorum” diyorsanız, Google One Premium (2 TB) planı, yıllık ~2.460 TL maliyetiyle GB başına en iyi fiyatı sunan bireysel seçenektir.
- Teknoloji ve Hız Tutkunu (Bütçe Sorunu Olmayan): Eğer tek önceliğiniz en hızlı ve en pürüzsüz senkronizasyon teknolojisiyse, farklı platformlarda sürekli büyük dosyalarla çalışıyorsanız ve maliyet ikinci plandaysa, Dropbox hala en iyi çekirdek teknolojiye sahiptir. Ancak bu teknoloji için rakiplerinin neredeyse iki katı bir bedel ödemeyi göze almalısınız.
Sonuç: Seçiminiz Sadece Bir Araç Değil, Dijital Bir Hayat Felsefesidir
Bu derinlemesine analizin, güncel fiyatların ve teknik karşılaştırmaların sonuna geldiğimizde, başlangıçtaki basit görünen sorunun ne kadar katmanlı olduğunu net bir şekilde görüyoruz. “Hangi bulut depolama servisi en iyisi?” sorusu, aslında yanlış sorudur. Doğru soru şudur: “Benim dijital yaşam felsefeme, alışkanlıklarıma ve bütçeme en uygun ortak hangisi?” Çünkü dosyalarınızı emanet ettiğiniz bu platformlar, artık sadece birer sanal klasör değil; onlar, dijital kimliğimizin bir uzantısı, üretkenliğimizin bir motoru ve en önemlisi, güvendiğimiz birer sırdaştır. Güncel fiyatlar ışığında tablo netleşirken, bu üç devin size ne sattığını anlamak, vereceğiniz kararın temelini oluşturacaktır.
Microsoft size bir “üretkenlik paketi” satıyor. OneDrive’ı tek başına değerlendirmek, bir motoru şasisinden ayrı yorumlamaya benzer. Microsoft’un asıl teklifi, dünyanın en yaygın ofis programları olan Word, Excel ve PowerPoint ile kusursuz bir şekilde bütünleşmiş, devasa bir depolama alanıdır. Bu, özellikle Aile Planı’nda, akıl almaz bir değer önerisine dönüşür. Eğer hayatınız bu programlar etrafında dönüyorsa, eğer “pragmatizm” ve “mantıksal verimlilik” sizin için öncelikse, Microsoft’sizin için en rasyonel ve ekonomik kararı zaten vermiştir. Bu felsefe, işlerin “sadece hallolmasını” isteyen, entegrasyonun gücüne inanan ve ödediği her kuruşun karşılığını somut araçlarla almak isteyen kullanıcılar içindir.
Google size “esneklik ve akıllı kolaylık” satıyor. Google’ın dehası, sizi ekosistemine en alt basamaktan, son derece makul fiyatlı 100 GB’lık bir planla alıp, isterseniz en tepeye, yapay zeka destekli 2 TB’lık bir “AI Pro” canavarına kadar taşıyabilmesidir. Bu, her bütçeye ve her ihtiyaca uygun bir kapısı olan devasa bir yapıdır. Google Drive’ı seçmek, sadece bir depolama alanı değil, dünyanın en iyi arama motorunun görünmez zekasını, Google Fotoğraflar’ın anılarınızı otomatik organize etme sihrini ve Google Workspace’in iş birliğine dayalı gücünü satın almaktır. Bu felsefe, esnekliği seven, platformlar arasında geçiş yapan, bütçesini adım adım yönetmek isteyen ve teknolojinin hayatını “akıllıca” kolaylaştırmasını bekleyen modern dijital vatandaş içindir.
Dropbox ise size “safkan performans ve kusursuz güvenilirlik” satıyor. Evet, fiyat etiketine baktığınızda bir şok yaşanabilir. Dropbox, rakiplerinin sunduğu ekosistem tatlandırıcılarını (ofis paketi, AI özellikleri vb.) sunmazken, onlardan çok daha yüksek bir bedel talep eder. Çünkü Dropbox size bir paket değil, tek bir şeyi, ama o şeyi herkesten daha iyi yapmayı vaat eden bir “motor” satar: senkronizasyon. Blok seviyesindeki o yıldırım hızındaki teknoloji, bir spor arabanın motoru gibidir; pahalıdır, herkesin ihtiyacı yoktur, ama kullanan için vazgeçilmezdir. Bu felsefe, işinde bir saniyenin bile değerli olduğu kreatif profesyoneller, farklı işletim sistemleri arasında devasa dosyalarla hokkabazlık yapan geliştiriciler ve “sadece çalışsın, ama mükemmel çalışsın” diyen teknoloji puristleri içindir. Bu, bir lüks tercihidir ve bu lüksün bedeli, sarsılmaz bir güvenilirlik ve hızdır.
Umarım bu en güncel verilerle hazırlanmış derinlemesine analiz, bu üç felsefeden hangisinin sizin ruhunuza hitap ettiğini bulmanızda size yardımcı olmuştur. Seçiminizi yaparken kendinize şu soruları sorun: Ben bir üretkenlik paketi mi arıyorum? Yoksa esnek ve akıllı bir yardımcı mı? Veya ödün vermeyen, safkan bir performans motoru mu? Vereceğiniz cevap, sizi sadece en doğru sanal kasaya değil, dijital yaşamınızın önümüzdeki birkaç yılına damga vuracak en doğru ortağa götürecektir.


