Sevgilim, her şey sermaye için…

11 Ocak 2019, 22:24

Franz Kafka, “Biraz daha uyusam bu olanlardan kurtulabilir miyim?” derken, Nietzsche, “Uyuyarak geçmez. Kalkın! Konuşmamız gerek.” demiş.   

Bir diğer konuda da Simone De Beauvoir “Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir.” demiş.   

Bu günlerde birisi bana sürekli karanlığı yazdığımı, acaba beat kuşağının etkisinden çıkamadığımdan dolayı mı böyle olduğumu sordu. Ella Wheeler Wilcox’un bir şiiri var bayıldığım.

“Laugh, and the whole world laughs with you;

Weep, and you weep alone;”

İnsan, karanlıklarını anlatamadığı için yazıyor bir yerlere. Karanlıklarını paylaşamazsın ama hoşluklarını paylaştığında sorun oluşturmayacak binlerce insan bulunuyor her zaman.

Peki, ne hoşluğun ne karanlığın varsa bu aralar. Üretkenliğini kısıtladığı kesin ama o zaman ne yapmak gerekiyor. Bağırarak şarkılar söyleyecek kadar umursamaz ve rahatsan.   

Yaşıyor musun gerçekten?   

Sayfalar küçüldükçe yazılanların anlamı büyür mü? Yeni defterler aynı insanı anlatabilir mi? Yanlışların kadar mı mahçupsun, doğruların kadar mı az? İnsanlar göremedikleri bir tanrıya bile inanırken, ben kulaklarımla duyduklarımdan şüphe ediyorum.    

Her seferinde daha iyisi olmak zorunda. Yoksa yarın sabah uyanamazdık. Her sabah uyandığımızda da daha kötüsünü görmesek o günü yaşayamazdık.    

Kısacası,   

Sevgilim, her şey sermaye için…



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir