Unutamazsın, kendine de unutturamazsın çoğu zaman.
25 Mart 2013 – Gece 6
Cebimde onlarca sigara izmariti, her elimi cebime attığımda elime geliyor. Öyle bir yer ki, her bir söz, her bir hareket, şimdiye kadar yaşadığım her şeyi hatırlatıyor. “Dışarıda çok ses var, içeride uzay.”, “Babam sürekli küfreder.” Bazen çok iyisin, bazen çok kötü. Antimilitarist bir insanın, belki de kendini tanımak için deneyebileceği en zor yer. Bir agnostik için, bin kişinin arasında yalnız kalmak da zor.
Bazen sadece yalnız kalmak istiyorum, sonra da tek başıma kalınca aslında yalnız olmadığımı fark ediyorum. Aramak istiyorum, sesini duymak istiyorum ama aradıktan sonrasını hayal edemiyorum. Aradığımda olacağını düşündüğüm mutluluk bana çok acı veriyor.
Şimdi ne yapıyor acaba? Hiç ben geliyor muyum aklına. Bunları aklımdan çıkartmam lazım, taşıyamıyorum, bu ortamda çok yaralıyor. Belki de her şeye rağmen gülebilmem, yeni, tertemiz, her şeyimi adayabileceğim birini hayal edebilmek, saçlarının olabileceği güzelliği, sohbetinin olabileceği sürekliliği, doluluğu ve bana benzerliğini bile hayal etmek bunların kıvrımlarında bir yerlerde oluşabileceğini bilmek, hatta şimdiki zaman geçtiğinde, ileride ki biliyorum o gün gelecek, yaşayacağım, yapacağım olayları hayal etmek iyi hissettiriyor.
“Her türk asker doğar, yürüyüş marşı sayılacak! Say!” Tüm olay bu kadar işte, —. Ramazanla akşam sohbetleri —. Güzel bir aşkı anlatıyor, —.
Gün içinde yürüyüşlerde, beyaz spor ayakkabıların, adım atarken ki ritmini izlerken bile aklımın geçmişimde, aslında hatırlamak bile istemediğim geçmişimin beni ellerinin içinde parçalaması, akşama kadar beni en çok yoran, en çok zorlayan aslında bir hırsızlık durumu.
Düzen güzel, dostluklar güzel, ama eksik kalanlar, geride kalanlar sevilmemeler, aldatılmalar, sevişmeler, uzun sohbetler, tatlı yüzler, konuşulanamayanlar, yaşanamayanlar, yaşanma ihtimali olanlar, en çok da eksik kalanlar.
Bir daha, bir daha koşsam, daha ne kadar alçalabilirim. Ne kadar alçaldığımın ne önemi var ki aslında, fark etmedi ki şimdiye kadar.
Yok arkadaş! Ben hayalimdekinden, hayal edebileceğimden daha da ötesini, daha mutlusunu istiyorum. Neden daha azını hayal etmek, daha azına razı olmak zorundayım ki?
Neyse, mumun ışığını, kokusunu, dalgasını özledim. Bir de herhalde Kübra’yı, Rabia’ı özledim.
Çıktığımda, öğrenmek istediğim, kurmak istediğim düzenle birlikte yaşayacağım çok şey var. —, —, —, insanlar hepsi ileride, umarım bekliyorlardır.
—, —, — — — gelecek — seninle tanışacağım, — — — saatlerimi sohbetle —. —, —.