Tanımadığımız kadınların, uydurabildiğimiz yönlerine aşık olduk.

14 Aralık 2015 – 02:50

İzlemediğimiz filmlerin repliklerini kullanarak anlatmaya çalıştık kendimizi. Yalanların içinde en çok inanabildiğimizi doğru kabul ettik kendimiz için. Hep, her yazdığımız doğru sandık, bir sonraki yazdığımız onu yalan çıkarana kadar. Tanımadığımız kadınların, uydurabildiğimiz yönlerine aşık olduk, doğrusunu öğrenene kadar. Her gece, başımızı yastığa koyduğumuzda, başka bir hayal kurduk kendimize, sanki en az bir tanesi gerçek olacakmış gibi.

Bilinen kadınların, anlatılmayan hikayeleri. Kendini bile tanımadan başkalarına anlatma çabası. Hikayenin sonu belli, ölüyorsun, sadece bunu başka biri ile işbirliği yaparak yapmak zorundasın, çünkü böylesi daha çok acı veriyor ve sen en başından beri bunu istiyorsun. Bilinen en basit matematiksel problemi, dilini bilmediğin bir insana anlatmak gibi. Sanki, bu dili sadece sen biliyormuşun gibi hissetmek, sanki, bir başına haçlı seferleri düzenlemek.

Sevişmek, dokunmak, sarılmak; yasak, günah, en basitinden ayıp. Oysa ki, kafanı kopartıp yok etsen bu tümörü, çıplak vücudun kalacak yine geriye.

Sorunlu olmayan bir kadından, ateş parçası sûretinde bir ruhun sevişmesini bekleyemezsin. Sorunlu bir kadından da, en sevdiğin parçanı çalıp gitmesini beklemelisin.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir